KORONAVİRÜS GÜNLERİNDE

Özlemin en içimizde olduğu bu günlerde, gelecek güzel günler için ufak bir mola!

Çok değil bundan yalnızca birkaç ay önce tamda bu zamanların hayallerini kuruyorduk. Bahar gelse diyorduk, sandalyelerimizi kapıp sahillere gitsek, güneşi batırsak, kalabalık arkadaş gruplarımızla yaz tatilleri planlarımızı yapmaya başlasak…

Annelerimiz bu zamanlarda bahar temizliklerine başlayacaklardı, yavaştan tüm yazlık evler temizlenmeye başlanacak, çiçekler balkonlarda, bahçelerde yerini alacak, geçen sene yapraklarını dökenler, yeniden açacak, içimizi kıpır kıpır yapacaktı…

Kışlıklar ufak ufak dolaplarda yerini yazlık kıyafetlere bırakacak, sıkı yaz diyetleri başlayacak, sahilde uzun yürüyüş ve koşular artacaktı…

Erik tezgahlara ha geldi ha gelecek diye bir heyecan kaplayacaktı içimizi, restoranlar, kafeler masaları bahçelere atmaya başlayacaktı, konserve domatesler yerini mis kokulu salkım domateslere bırakacaktı, her yer mis gibi çilek kokacaktı…

Oysa ki John Lennon ne demişti: Hayat; siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir” Bu söz benim için hiç bu kadar anlamlı olmamıştı. Ama insanoğlunun doğası bu; hayal kurmak, plan yapmak. Vazgeçer miyiz hayal etmekten, umut etmekten, özlem duymaktan? Asla!

capture-12
Koronavirüs Günlerinde| Fotoğraf: Unsplash / chris liu

Kabul edelim kurduğumuz hayaller değişti ama! Bence en büyük etkisi bu karantina günlerinin her şeyi yalınlaştırması oldu. Hayallerimiz artık büyük, ulaşması zor şeyler olmaktan çıktı. Sevdiklerimizi görmek mesela, sarılmak uzun uzun, en yakın arkadaşınla bir kahve içmek, sokakta yürürken tanımadığın insanlarla çarpışmak, kalabalık olmak, festivallere gitmek, konserlede yanında oturan tanımadığın insanla aynı şarkıya eşlik etmek, meyhanede kadehler tokuşurken yan masadakilere de Şerefinize! demek.

Sadece hayallerimiz değişmedi elbet. Hiç olmadığımız kadar kendimiz ile beraber bu dönemde. Daha önce vakit bulamamaktan şikayet ettiğimiz her şey için oldukça vaktimiz var artık. Hobiler, okunmak için bekleyen kitaplar, raflarfa tozlanmış puzzlelar, aşçıların sosyal medya hesaplarında görüp yapmayı istediğimiz tarifler, hep düzenlemek istediğimiz ama bir türlü yapamadığımız dolaplar, kitaplıklar, çekmeceler…

Görüşemediğimiz arkadaşlarımız mesala, daha önce bu kadar görünütülü konuşuyor muydunuz onlarla? Beni sorarsanız hayır. Bu süreçte başladım uzak olduğum, görüşemediğim dostlarımla sık sık görüntülü konuşmaya. Böyle bir şey girdi mesala hayatımıza. Sporu evde de yapabiliyoruz bunu öğrendik, net. Yoga, pilates, cardio ne isterseniz. Her şeyi kendimiz de yapabiliyormuşuz: ekmek, tatlılar, lahmacun, canımız ne isterse.

Vee doğa! Adeta uzun ve verimli bir hasattan çıkmış gibi, yeniden doğmuş gibi, tüm kötü günlere inat çiçekler açmaya devam etti, ağaçlar yeşermeye, güneş evimizi, içimizi ısıtmaya… Hiç birşey yokmuşçasına yaşamaya devam ediyor. Havası daha temiz artık, gürültüsü daha azalmış, onu hırpalayan, hor görenler etrafta yok şu an.

capture-3-2
Koronavirüs Günlerinde| Fotoğraf: Unsplash /Lina Trochez

Bu süreçte en büyük öğretimiz insanoğlunun mecbur olduğunda her şeyi yapabiliyor oluşu bence. İşte evlerimizden çıkmadan yaşayabiliyoruz, özleyerekte hayatta kalabiliyoruz, kendimizde birşeyler üretebiliyoruz, ve her daim hayal kurabiliyormuşuz. En karanlık en kasvetli zamanlarda bile evimizin camından dışarı bakıp: bu günlerde geçecek ve biz bu günleri kırık bir gülümseme ile anacağız diyebiliyormuşuz.

Evde kalın & Sağlıkla kalın!

Zeynep

Please follow and like us:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir